Günümüzde en çok sorgulanan kavramlardan bir tanesi en etkili anne-baba tutumunun ne olduğudur. Geçmiş yıllarda daha baskın ve otoriter ebeveynlerle yetişen nesil biraz da bu baskıya tepki olarak kendi çocuklarını sınırsız özgürlük tanıyarak yetiştirmişlerdir.
Öne çıkan anne-baba tutumları nedir?
Günümüzde her iki tutumun da sakıncaları sorgulanmış daha dengeli, tutarlı anne-baba tutumlarının çocuk gelişimindeki önemi vurgulanmıştır. Her ne kadar günümüzde medya pek çok konuda olduğu gibi ebeveynlik konusunda da çok yoğun bilgi kaynağı olsa da aslında hemen hemen hepimiz anne-baba olduğumuz zaman kendi ailemizin bize uyguladığı ebeveynlik yöntemlerini uygularız. Fakat bu yöntemler, çalışan anne, yoğun iş temposu, kalabalık şehir hayatı, aileye katılan bakıcılar, hızla gelişen teknoloji gibi etmenlerin yer aldığı günümüz koşullarında pekte yeterli ve etkili olamamaktadır.
Anne-baba tutumlarında yapılan yanlışlar nelerdir?
Yeni nesil anne-babalar mükemmel ebeveyn olmak ve hata yapmamak için var güçlerini harcamakta, aynı mükemmellikte çocuklar yetiştirmek için hiç bir fedakarlıktan kaçınmıyor gibi görünmektedir. Hepsi de aslında ileride çocuklarının kendine güvenli, başarılı, sağlıklı, kendi ayaklarının üzerinde duran bireyler olmasını isterken gösterdikleri tüm iyi niyetli çabalara rağmen zaman zaman hayal kırıklığı yaşamakta ve nerede yanlış yaptıklarını sorgulamaktadırlar.
Bu yanlışların belki de en önemlisi çocuklara kendi öz bakım becerilerini kazandırırken bebeklik çağından başlayarak yapılan yanlışlardır. Günümüzün çocuk merkezli ailelerinde özellikle aşırı korumacı anne-babalar, çocuk için hayatı kolaylaştırdıklarını düşünerek kendi yemeklerini yiyebilecekleri yaşta onları beslemeye devam edip okulda sorun yaşamamaları için kalem kutularını hazırlarken aslında onların bir birey olması için kazanması gereken becerileri geciktirmektedirler. Çocukların temel alışkanlıkları olması gereken dönemde kazanması ve pratik yaparak öğrenmeleri çocukların kendilerine güvenen, yeterli bireyler olabilmesi için çok önemlidir. Okula başlayana kadar ebeveynleri tarafından beslenen, onlarla birlikte uyuyan çocukların ilkokul yıllarında da kendi ödevlerini yapmak için destek talep etmesi muhtemel, kendi sorumluluklarını yerine getiremeyen ve birçok konuda diğerlerine bağımlı bir birey haline gelme olasılıkları yüksek olacaktır.
Çocuklara hayır demek
Sık yapılan bir diğer yanlışta disiplin konusunda yaşanmaktadır. Pek çok anne baba çocuklarına “hayır” diyemedikleri için ya da hayır diyerek onların ruhsal gelişimlerini bozduklarına inandıklarından sınırsız ve doyumsuz çocuklar yetiştirdiklerini, ancak çocukları okul gibi bir sosyal kurumun içine girdikleri zaman fark etmektedirler. Aslında çocukların, sağlıklı temel güven duygusu geliştirmeleri için anne-babanın koydukları kurallara çok ihtiyaçları vardır. Disiplinde en önemli kural tutarlı olmaktır. Çocuklar güven ve yeterlilik duygularının gelişimi için tutarlı ebeveynlere ihtiyaç duyarlar. Öncelikle kendi içimizde tutarlı olmak, daha sonra da diğer ebeveynle tutarlı davranışlar sergilemek ve varsa çocuğumuzla ilgilenen anneanne, babaanne, bakıcı gibi üçüncü şahıslarla da tutarlı davranışlar içinde olmak sınır koymak için çok önemlidir. Sınırlar, çocukluk çağında öğrenilemez ise, yetişkinlik döneminde kendine güven duyma ve diğerlerinin sınırlarına saygı göstermekle ilgili sorunlar yaşanılması olasıdır.
Sınır koymakta yaşanılan bir diğer problem anne-babaların çocuklarıyla arkadaşlık ilişkisi kurmalarıdır. Çocuklar her ne kadar özgür olmak isteseler de anne-babanın rehberliğine ihtiyaç duyarlar. Kendi aralarında ve çocuklarıyla olumlu iletişim kurabilen anne-babalar çocuklarıyla birebir zaman geçirirken onlara gerçekten dinlediklerini hissettirip duygularını ifade etmesine izin verirler. Çocuklarının başarılarını farkeden, daha da önemlisi çocuğun çabasını farkedip öven ve ödüllendiren anne-babalar çocuklarının hem kendilerine olan güvenlerini geliştirir hem de istenilen davranışı sergilenmesine olanak sağlarlar.
Bir diğer önemli konu çocuğun yaşına uygun seçimler yapmasına fırsat vermektir. Çocuklara seçenekler sunma, problem çözme becerilerini öğretmeye, sorumluluk alma ve özgürlüklerini artırma duygularını cesaretlendirmeye yarar. Yemeğini reddeden çocuğa yememeyi seçtiğinde aç kalmayı seçeceğini söylemek, sadece söylemekle yetinmeyip bunu davranışımızla desteklemek oldukça basit fakat etkili davranışlardır. Seçimlerinin sonucunu alan çocuklar sorumluluk sahibi, sınırlarını bilen, özgüvenli yetişkinler olacaklardır.
Sonuç olarak çocukların gelişim dönemlerine paralel becerilerini kazanırken sabırlı olmak, onlara yeni kazandıkları becerilerini pratik yapmaları için desteklemek, onların yapabileceklerine güvenmek ve en önemlisi içimizdeki çocuğun sesini dinlemek aslında belki de tek yapmamız gereken anne-babalık tutumu olmalıdır. Unutmamamız gereken bir şeyde mükemmel anne-baba olmadığıdır.