Çocuk ile anne-baba arasında yaşanan inatlaşma genellikle iki yaş döneminde başlar.
Bu dönemin gelişimsel özelliklerine baktığımız zaman dört şeyin çocuğun yaşamında önemli hale geldiğini biliyoruz.
- Artan hareket kabiliyeti (yürüme, koşma, basamak çıkma),
- Çocuğun kendini fark etmesi, (“Ben” farkındalığı, hoşlandıkları ve hoşlanmadıklarını ayırt etme)
- Konuşmanın başlaması (Kendini ifade etme ancak sınırlı kelimeler evet, hayır, istemiyorum)
- Tuvalet eğitimi (Bedensel kontrolü sağlama)
Çocuklarda Bağımsızlaşma
Bu gelişimsel ilerlemeler çocuğun bağımsız bir birey olması için önemlidir ancak diğer taraftan ebeveyn ve çocuk arasında bir ayrışma gerektirir. Anne-babalar ise bir yandan çocuklarının merakını ve öğrenme ihtiyacını desteklemeye çalışırken diğer taraftan onların güvenliğini sağlamak zorunda olduklarından ikilem içerisindedirler. Çocukla olan ilişkiyi zaman zaman bozan disiplin sağlama çabaları sırasında kaygıları artar. Çocuk ise anne-baba tarafından uygulanan kurallar ve yasakların kendi güvenliği için olduğunun ayırdında olmadığından engellendiğini düşünür ve öfkelenir.
Aslında çocuğun yapmak istediği anne-babasını öfkelendirmek değil birçok işini kendi görebildiği için bir an önce heyecan verici dış dünyayı keşfetmektir. Bunun için aceleci ve heyecanlıdır. Ayrıca engellendiği zaman duyduğu öfkeyi sözel yolla ifade etme, yönetme ve kontrol etme kabiliyeti henüz yeterli değildir.
Anne-baba ile inatlaşmakaslında çocuk açısından kendi sınırlarını belirlemek için de bir deneyimdir. Ne kadar yüksek sesle bağırırsam istediğim yapılıyor? Kendimi yere atıp tepindiğim zaman istediğim gofrete sahip oluyor muyum? Ne kadar süre ağlamalıyım? Tüm bu davranışlara aldıkları tepkiler bir sonraki davranışını şekillendirir.
Krize dönüşebilen öfke nöbetleri anne-babaların sakin ve sabırlı davranmalarını engeller. Böylece başlayan inatlaşmalar güç savaşına, tehditlere, cezalara neden olabilir.
İnatçı Çocuğa Nasıl Davranmalı?
İnatçı bir çocuk karşısında anne-babalar genellikle çaresizlik hissediyor ve kontrollerini kaybediyorlar. Ancak bu erken dönemde sağlıklı bir biçimde baş etmeyi öğrenmeli ve çocuk için gerekli sınırları koymalıdırlar. Unutmamalıdır ki kendi sınırlarının farkında olmayan çocuklar kendilerine güvenli yetişkinler olamayacaklardır.
- Sınırlar ve kurallar net olarak belirlendiğinde, her zaman tutarlı ve kararlı olarak uygulandığında, çocuklar o kurallarla yaşamayı öğrenirler.
- Tehdit etmeyin. Ya susarsın ya da… gibi cümleler öfkeyi alevlendirmekten başka bir işe yaramaz.
- İkna edici mantıklı açıklamalar yapmayın. Bu yaştaki çocuklar prizi ellememelerinin nedeninin şehir cereyanı olduğunu anlayacak kapasitede değillerdir ayrıca öfke krizindeyken duymazlar.
- Böyle yapınca onu artık sevmeyeceğinizi söyleyerek onu sevgisiz bırakmakla tehdit etmeyin.
- Güç savaşına girmeyin. Çocuğun her yapmak istediğine hayır demeyin.
- Öfkesini hafife almayın, gülmeyin. Onun için o an yaşanılan duyguların çok yoğun ve önemli olduğunu unutmayın.
- Model olun. Kendi öfkenizle nasıl başa çıktığınızı gözlemleyen çocuk sizin gibi davranacaktır
- Kendisini sözel olarak ifade etmesine izin verin, dinleyin.
- Kurallar konusunda kararlı, dengeli ve tutarlı olun.
- Dikkatini başka bir şeye çekmeye çalışın.
- Yapabildiği şeylere izin verin, sabredin.
- Bazen müdahale etmek yerine görmezden gelmek daha yararlı olabilir.
Unutmayın iyi bir anne baba çocuğunun dünyaya kök salmasını öğrettiği gibi ona kanat takıp uçmasını da öğretmelidir. Ancak bu ikisini birlikte yapmak pek kolay değildir.